Teneke Müzesi | Türk Teneke Ambalaj Tarihçesi | Kalayla Demirin Buluşması
15647
page,page-id-15647,page-template-default,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,paspartu_enabled,paspartu_on_top_fixed,paspartu_on_bottom_fixed,vertical_menu_inside_paspartu,side_area_uncovered_from_content,qode-theme-ver-7.4,wpb-js-composer js-comp-ver-4.5.2,vc_responsive
 

Kalayla Demirin Buluşması

 

Tenekenin geleneksel kaplama malzemesi olan kalayın, tarihteki kullanımı Bronz Çağı’nın başlarına, MÖ yaklaşık 3000’lere kadar uzanır. Tunç yapmak için bir alaşım maddesi olarak ilk kez Mezopotamya, İran ve Çin’de kullanılan kalaydan, gelişmiş bir maden endüstrisine sahip olan Anadolu’da da MÖ 3000-1200 yılları arasında geniş şekilde yararlanılmıştır. Tunçtan yapılmış silah, alet ve süs eşyalarının Bronz Çağı’na ait en güzel örnekleri, Alacahöyük (Çorum-Sungurlu) ile Horoztepe’de (Tokat-Erbaa) bulunmuştur.

tarihce-1

 

tarihce-2
Bronz Çağı’na ait bir fibula. Günümüzdeki çengelli iğneler gibi giysileri tutturmak için kullanılan fibulalar, aynı zamanda antik çağın vazgeçilmez süs eşyalarından biriydi.

 

Kalay, özellikle “Asur Ticaret Kolonileri Çağı” olarak adlandırılan MÖ 1950-1750 yılları arasında, Mezopotamya ile Anadolu arasındaki en önemli ticaret mallarından biriydi. Asurlu tüccarlar kervanlarla Mezopotamya’dan kumaş, parfüm ve süs eşyalarının yanı sıra Anadolu’daki maden endüstrisinin ihtiyacı olan kalay çubuklarını da taşıyorlar ve kentlerin hemen yakınında kurulan “karum” adlı pazarlarda bunları satıyorlardı. Kayseri-Kültepe’de yapılan kazılar sırasında bulunan Asur dilinde yazılmış çivi yazılı belgeler, kalayın Anadolu’ya girişini kanıtlayan en önemli kanıtlardır. Asurlu tüccarların getirdiği kalay, Anadolu’daki başka değerli madenlerle takas ediliyordu. Kalay, o dönemde “anakum” olarak adlandırılıyordu.¹

 

Bronz Çağı’nı, MÖ 1200’lü yıllardan itibaren, artık alet ve silah yapımında esas malzeme olarak demirin kullanılmaya başladığı yeni bir çağ izledi. Demir bu tarihlerden önce de biliniyor ve kullanılıyordu; fakat bakıra göre hem daha pahalı hem de işlenmesi güç bir madendi. Fakat Bronz Çağı’nın son döneminde ticaret için bir geçiş köprüsü konumunda olan Anadolu’da ve Akdeniz çevresinde meydana gelen gelişmeler, daralan ticaret nedeniyle kalay hammaddesinin pazardan çekilmesine yol açtı. İnsanların tunç yerine alternatif metal arayışına giriştiği bu dönemde demirin kullanımı giderek yaygınlaşmaya başladı. MÖ 9. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, artık silah ve aletlerin çoğu demirden yapılıyordu. Demirin giderek daha ucuz ve daha kolay erişilebilir bir maden durumuna gelmesi, insanlık tarihi açısından en önemli gelişmelerden biri oldu. Demirden yapılmış aletler tarım, endüstri ve savaş teknolojilerini tamamen değiştirdiği gibi, insanoğlunun doğaya egemen olmasında çok önemli bir rol oynadı.²

 

tarihce-3

 

Luristan’da (İran) bulunmuş bronz ok ucu, MÖ 500-1000 (solda)
Erken Bronz Çağı’na ait bronz balta (sağda)

 

1 Ergun Kaptan, “Türkiye Madencilik Tarihi İçinde Kalayın Önemi ve Kökeni,” Maden Tetkik ve Arama Dergisi, Sayı 95-96, 1980-1981, s. 166.
2 Alpaslan Ceylan, Gülriz Kozbe, vd., “Türkiye Demir Çağı Araştırmaları Üzerine Değerlendirmeler,” TAY - Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri, Cilt 9, İstanbul, 2008. ”

Ne var ki demir, kolayca paslanarak bozunan bir materyaldi. Bu noktada, aşınmaya ve korozyona karşı dirençli bir maden olan kalay bir kez daha sahneye çıktı. Kalayın, demir eşyaları paslanmaktan korumak amacıyla bir kaplama malzemesi olarak ilk ne zaman kullanıldığı tam olarak bilinmemektedir. Arkeolojik kazılarda bugüne kadar ele geçirilen en eski kalay kaplı demir eşya İspanya’da bulunmuştur ve yaklaşık MÖ 450 yılına tarihlenmektedir.¹ Demir objelerin kalayla kaplanması sonraki yüzyıllarda, ama esas olarak Ortaçağ’da en yaygın konumuna ulaşmıştır.

 

Kalayla kaplama işleminin esas amacı, gümüş benzeri parlak bir yüzey elde etmekti. Kalayla kaplanmış yüzeyler kolayca parlatılabiliyor, ayrıca tunçtan yapılmış mutfak eşyalarının kalaylanması, zehirli bakır bileşiklerinin gıdaya karışmasını engelliyordu. Kalay kaplaması, objeyi paslanmaya karşı da koruyordu. Bu, özellikle söz konusu eşya nemli bir ortamda kullanılıyor ya da sıvıya maruz kalıyorsa daha da önem kazanıyordu. Örneğin antik çağda dinsel tören ritüellerinden biri olan libasyon² sırasında kullanılan kutsal kap için kalaylama işlemi sadece bir görsellik meselesi değil, aynı zamanda kabın oksitlenmemesi için de gerekli bir işlemdi.

 

İnsanlık tarihinin ilk ansiklopedisi sayılan Doğa Tarihi (Naturalis Historiae) adlı eserin sahibi Romalı doğabilimci Plinius’a (MS 23-79) göre kalaylama işleminin mucidi Galyalılardı. Kalaylama işlemi için temelde iki ana yöntem kullanılıyordu. Sürme kalaylaması (wipe tinning) denilen yöntem, küçük kalay taneciklerinin objenin üzerinde eritilmesi ve fazla kalayın silinmesiyle gerçekleştiriliyordu. Daldırma yönteminde ise, kaplanacak obje basit bir şekilde ergimiş kalayın içine batırılıyordu. Her iki yöntem de çok eskiden beri biliniyor ve uygulanıyordu. Nitekim İskoçya’da bulunan Erken Bronz Çağı’nın sonlarına ait bazı baltaların yüzeyi kalayla kaplanmıştı. Demir Çağı’nda La Tène kültürünün¹ geliştiği MÖ 3. yüzyıl ve devamında da, bronzun kalayla ve demirin de bronzla kaplanması yaygındı. Roma ve erken Hıristiyanlık dönemlerinde, özellikle çan gibi demir eşyalar çoğunlukla bronzla kaplanırdı. Demirin kalayla kaplanması ise daha sonraki dönemlerde, özellikle 10. yüzyıldan itibaren yaygınlaştı.²

 

1 Eleni Asderaki, Thilo Rehsen ve Zoi Malakasioti, “Bronze-Plated Iron Bowls From Early Iron Age Central Greece,” Proceedings of the 36th International Symposium on Archaeometry, Quebec, 2009, s. 388.
2 Antik çağlarda tanrıların şerefine içki içilmesi ve bu içkinin yere dökülmesi törenine verilen ad.”

 

Demir eşyaların kalayla kaplanması özellikle Ortaçağ’da gelişmiş bir endüstri haline geldi. Orta Avrupa’da Bohemya ve Saksonya, bu endüstrinin merkezi konumundaydı. 12. yüzyılda yaşamış bir Alman keşiş olan Theophilus, 1122-1123 yıllarında kaleme aldığı ve teknoloji tarihi açısından çok önemli bir belge niteliğinde olan De diversis artibus adlı risalesinde, pek çok teknolojik yeniliğin yanında demir bir eşyanın nasıl kalayla kaplanacağını da tarif ediyordu.

 

tarihce-6
Geç Sasani ya da erken İslamiyet dönemine ait, üzerinde bir av sahnesinin resmedildiği 7-8. yüzyıla ait bronz tabak (Cincinnati Sanat Müzesi)

Kalayın Tarihte İlk Kullanımı

 

Kalayın bakırla alaşımından üretilen tunç, çok eski çağlardan beri bilinen bir malzemedir. Kalay ihtiva eden bilinen en eski tunç alaşımı MÖ 4500 yılına aittir ve Sırbistan’da keşfedilmiştir. Ayrıca Mezopotamya’da MÖ 3500’lere ait, %10-18 oranında kalay içeren tunç aletlere rastlanmıştır. Anadolu’da ise en eski kalay karışımlı buluntu MÖ 4300 yılına ait olmakla birlikte, içeriğindeki kalay %2,6 gibi çok düşük bir orana sahiptir.

 

MÖ 1500’lü yıllarda Kafkasya’da, İran’da, İngiltere’de, Fransa’da ve İspanya’da kalay madenciliği yapıldığına ilişkin kanıtlar vardır. Fenikelilerin MÖ 1100’lerde ticaret yoluyla tunç kültürünü Doğu Akdeniz’e yaydıkları düşünülür.

 

tarihce-4
Bronz Çağı’na ait bronzdan yapılmış çeşitli silah ve tarım aletleri.

Bir Keşişten Demiri Kalayla Kaplama Dersi

 

Sonu tenekenin bulunmasına giden bir yolda, bize demirin kalayla nasıl kaplanacağına dair tarihi bilgi veren en önemli kaynaklardan biri de, bir Benedikten keşişi olduğu sanılan Theophilus’un 12. yüzyıl başlarında kaleme aldığı De diversis artibus (Çeşitli Sanatlar Hakkında) adlı eseridir. Toplam üç kitaptan oluşan metin, ortaçağın uygulamalı
el sanatlarında kullanılan tekniklerle ilgili detaylı bilgiler içerir. Birinci kitap, resim ve çizim malzemelerinin üretim ve kullanımı konusunu işler. İkinci kitap vitray ve cam boyama teknikleri hakkında bilgi verir. Üçüncü kitabın konusunu ise kuyumculuk ve metal işleri oluşturur. İlk iki kitabın oldukça basit bir düzeyde yazılmasına karşın üçüncü kitabın daha geniş ve detaylı bir içeriğe sahip olması, bu bilgilerin bir metal işçisi tarafından kaleme alındığını düşündürür. Theophilus, bir maddenin nasıl kalayla kaplanacağını şu sözlerle açıklar: “Demir dahil, kalayla kaplamak istediğiniz şey ne olursa olsun, önce törpüleyin ve elle okunmadan, eritilmiş kalayın bulunduğu kaba atın. Rengi beyazlaşıncaya kadar maşa ile karıştırın ve dışarı çıkardığınızda güçlü bir şekilde sallayın. Kepek ve keten bir bezle temizleyin.”³

tarihce-7

12. yüzyılda demirin kalayla kaplanması artık yaygın şekilde biliniyor ve uygulanıyordu. Bu işlemin yapıldığı yerlerden bir diğeri de, demir mahmuzların ustaca bir şekilde kalayla kaplandığı İngiltere’ydi. Özellikle Oxford civarında 10. yüzyıldan başlayarak neredeyse 700 yıl boyunca bir gelenek olarak süren mahmuz üretimi, 13. yüzyıldan itibaren Londra’da ayrı bir lonca olarak örgütlenmiş ve demirin kalayla kaplanmasında kullanılan yöntem sadece bu lonca üyelerinin bildiği bir sır olarak saklanmıştı. Görünüş olarak gümüşten ayırt edilmesi çok güç olan bu mahmuzlar kalayla kaplanmadan önce bir reçine kullanılarak mükemmel şekilde temizleniyor ve ardından üzerine kalay talaşı serpilerek ısıtılıyordu. Lonca üyeleri, bu yöntemin inceliklerini kuşaktan kuşağa aktararak, giderek mükemmelleşen bir teknik geliştirmişlerdi.

 

Çeşitli mutfak ve süs eşyalarının yanı sıra kalay kaplı demir ürünlerin kullanım alanlarından bir diğeri de gemicilik malzemeleriydi. Kalayın korozyona karşı oldukça dayanıklı olması, pirinç gibi kalay kaplı demir malzemenin de gemicilikte hayli yaygınlaşmasını sağlamıştı. Örneğin “clavi stannati” olarak adlandırılan çiviler, 13. yüzyıl sonlarında İngiltere’de bindirme tekniğiyle yapılan kalyonlarda geniş şekilde kullanılmaktaydı. Bu amaçla demir çiviler önce sülfürik asitle yıkanarak temizleniyor, ardından ergimiş kalaya daldırılarak paslanmaya karşı direnci artırılıyordu.¹ Yine İngiltere’de bulunan 13. yüzyıla ait kalayla kaplanmış bir anahtar, bu tekniğin birçok farklı alanda kullanıldığını göstermektedir.

 

İnsanların gündelik yaşamında kalaylanmış demir eşyaların sayısı zaman içinde giderek arttı. Her çeşit mutfak eşyası, süs eşyaları, eyer koşum takımları ve askeri araç gereç, kalaylanmış demirin kullanım alanlarından bazılarıydı. Ayrıca kalay-kurşun alaşımından, boruların birleştirilmesinde lehim malzemesi olarak da yararlanılıyordu. Ama bu değerli madenin esas devrim yaratacak kullanımı, levha haline getirilmiş çeliğin kalayla kaplanması, yani tenekenin keşfiyle olacaktı.

tarihce-8
Bir Ortaçağ gravüründe demirci atölyesi.

 

1 La Tène kültürü: Avrupa Keltlerinin, Alpler’in güneyinden gelen Yunanlılar ve Etrüsklerle ilişkiye girmesinden sonra gelişmiş Son Demir Çağı kültürüdür.
400 yıl boyunca etkisini Kuzey Avrupa’nın büyük bölümünde ve Britanya Adaları’nda hissettirmiştir.
2 E.M.Jope, “The Tinning of Iron Spurs: A Continuous Practice from the Tenth to the Seventeenth Century,” Oxoniensia, Cilt XXI, 1956, s. 35-37.
3 Theophilus, Theophilus, Called Also Rugerus Priest and Monk: An Essay Upon Various Arts in Three Books, Forming an Encyclopædia of Christian Art of the Eleventh Century, Çev. Robert Hendrie, Cilt III, Londra: John Murray, 1847, s. 381.”

 

 prev     book     next