Firma sayısında yaşanan yavaşlama günümüzde de devam etmektedir. Şartlara uyum gösteren şirketler ise hızla büyümektedir. Çoğunluğu eskiden İstanbul ve İzmir’de olan teneke ambalaj firmaları, petrol fiyatlarının yükselmesiyle artan nakliye fiyatları ve boş kutu nakliyesinde maliyetlerin ciddi oranlara tırmanması üzerine, hizmet verdikleri firmalara daha yakın yerlere yeni tesisler kurmaya başlamışlardır. Günümüzde İstanbul, İzmir, Bursa, Sakarya, Konya ve Adana büyük kapasiteli kutu firmalarının yoğunlaştığı şehirlerdir. 2000’li yıllarda yeni kurulan tesislere bakıldığında, çoğunluğunun Adana ve Gaziantep yöresinde kurulduğu görülmektedir.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan iç savaşlar ve bu ülkelerle siyasi ilişkilerin bozulması teneke ambalaj sanayisini de olumsuz etkilemiştir. Halen, birçok büyük firmanın kapanmış olmasına ve ihracatın artmasın rağmen, kurulu kapasite talebin çok üzerindedir. Bu olumsuz tablo karşısında sıkıntılı bir sürece giren teneke ambalaj sektörü, ihracatın azaldığı dönemlerde darboğazla karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle bazı teneke kutu üreticileri, müşterilerinin plastik ambalaj da kullandıklarını dikkate alarak bu alana yatırım yaparak plastik ambalaj da üretmeye başlamışlardır. Bazıları ihtisaslaşmayı bir çözüm yolu olarak görmüş ve rekabetin kısmen daha az olduğu fantezi kutu üretimine ve ihracatına yönelmişlerdir.
Ülkemizde teneke ambalaj sektörünün genç ve dinamik bir yapıya sahip olması büyük bir şanstır. Yeni teknolojiye sahip şirketlerin kapasitesinin oldukça yüksek olması ve üretim kalitesinin de Batı ülkelerinin seviyesinde olması, kutu ithalatının önünü kesmektedir. Ülkenin değişik şehirlerinde fabrikası olan teneke ambalaj firmalarının sayısı artmaktadır.
Bugün teneke ambalaj kullanan tüm sektörlerin istedikleri kalitede kutu ve kapak üretebilecek tesisler Türkiye’de mevcuttur. Ürün kalitesi açısından da, modern tesislerin kalitesi Avrupa ayarındadır. Konserve kutusu üreten firmaların kutuları, Türkiye’deki konserve ve turşu sanayisinde doldurulduktan sonra Avrupa, Amerika ve Japonya gibi kaliteye çok önem veren ülkelere ihraç edilmektedir. Bu ülkelerdeki ithalatçılar, Türkiye’de gıda maddesi aldıkları fabrikaların yanında, o fabrikalara teneke ambalaj tedarik eden fabrikaları da denetlemektedir. Bu nedenle, konserve kutusu ve kavanoz kapağı üreten firmalar, son dönemlerde yalnız kalitelerini artırmakla kalmamışlar, aynı zamanda hijyen yönünden de üretimlerini çok daha iyi bir noktaya getirmişlerdir. Fabrikaların temizliği, çalışanların ve misafirlerin fabrikalara giriş çıkışları belli kurallara bağlanmıştır. Bu tesislerin hijyen uygulamaları, bağımsız kurumlar tarafından da denetlenmektedir.
Türkiye’de teneke ambalaj kullanan firmaların da kalite beklentisi artık çok artmıştır. Örneğin, otomotiv sektöründe bugün Avrupalı ve Japon üreticiler Türkiye’de fabrika kurmakta ve üretimlerinin bir kısmını burada gerçekleştirmektedir. Bu firmalar, oto boyalarını da Türkiye’deki boya firmalarından tedarik etmektedir. Onlar için boyanın kalitesi kadar, ambalajın kalitesi de büyük önem taşımaktadır. Boyanın gözle fark edilmeyecek kadar az bile olsa, tozlu bir kutuya konması ciddi sorunlara neden olmaktadır. O boya ile bir otomobilin boyanması halinde, boya hatası nedeniyle kalite kontrol tarafından otomobilin üretim bandından geri çevrilmesi, boya firmasını ciddi sıkıntıya sokmaktadır. Bu nedenle oto boyası üreten firmalar, aldıkları kutularda miligram mertebesinde bile toz olmasını istememektedir. Bu durum, statik elektrikle yüklü tenekenin havadaki tozu üzerine çekmemesi için, üretimin özel ve tümüyle tozdan arındırılmış bir ortamda yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Kaliteli boya üreticilerinin bir diğer talebi de, teneke kutu üzerinde hiç bulaşmış silikon olmamasıdır. Çünkü, silikon bulaşığı olan boyalarla boyanan yüzeylerde toplu iğne başı kadar ufak yuvarlak açmalar olmaktadır. Firmaların bu istekleri de özel üretim ortamları yaratılarak yerine getirilmektedir. Bu örnekler, Türk teneke ambalaj sanayinin geldiği noktayı açıkça göstermektedir. Ayrıca Sarten, Konbaş gibi bazı Türk firmalarının dışa açılarak başka ülkelerde yatırım yapmaya başlaması, teneke ambalaj sanayimizin son yıllardaki olumlu gelişmesinin bir sonucudur.
1980’li yıllar, yabancı firmaların Türkiye’de yatırım yapmaya başlamaları bakımından da bir dönüm noktasıdır. 2000 yılından sonra yabancı yatırımlar hız kazanmıştır. Bu yatırımlar mevcut tesisleri satın alma, ortak olma ve sıfırdan yeni tesis kurma şeklinde olmuştur. Alüminyumdan üretilen iki parçalı meşrubat kutularını üreten iki firma –kutularını tenekeden yapmadığı için– hariç tutulacak olursa, teneke ambalaj sektörüne 2012 yılına kadar yabancı firmalar girmemiştir. Bunun iki istisnası vardır. Birincisi, 1985 yılında Botaş’ın yüzde 25 hissesini satın alıp ortak olan ve 1992 yılında hisselerini satıp Türkiye’den çıkan PLM Haustrup, ikincisi ise 1995 yılında Rastaş’a önce ortak olduktan sonra hisselerin tamamını alan ve 2008 yılında tesisi kapatan Alman White Cap firmasıdır. Kutu üretiminde ise sektöre ilk giren yabancı firma, 2012 yılında Öntaş’ı satın alan Amerikan Silgan firmasıdır. Silgan, konserve kutusu ve kavanoz kapak üretiminde dünyanın lider kuruluşlarından biridir. Bir yıl sonra yine dünyanın en büyük kuruluşlarından biri olan Amerikan Crown firması Hilal Ambalaj’ın Karacabey tesisini satın alarak Türkiye pazarına giriş yapan ikinci çokuluslu şirket olmuştur. Türk ekonomisinin bundan sonra da iyi gitmesi halinde başka çokuluslu şirketlerin de Türkiye’ye yatırım yapmaları beklenmektedir.Amerikan Crown firması Hilal Ambalaj’ın Karacabey tesisini satın alarak Türkiye pazarına giriş yapan ikinci çokuluslu şirket olmuştur. Türk ekonomisinin bundan sonra da iyi gitmesi halinde başka çokuluslu şirketlerin de Türkiye’ye yatırım yapmaları beklenmektedir.
2014 yılı itibariyle, teneke ambalaj sanayisinin en büyük pazarı olan konserve sektöründe hiç yabancı kuruluş yoktur. Çokuluslu konserve firmalarının Ürdün ve Mısır gibi Ortadoğu ülkelerinde yatırımları olmasına rağmen, Türkiye gibi çok daha geniş tarım imkânlarına sahip bir ülkede yatırımlarının olmaması enteresandır. Bütün dünyada çokuluslu bir kuruluş eğer bir ülkeye girdiyse, o kuruluşun müşterisi veya tedarikçisi olan başka çokuluslu firmalar da o ülkeye muhakkak girer. Bu gerçek dikkate alınırsa, yakın zamanda yabancı yatırımcıların konserve sanayisine de ilgi göstermeleri muhtemeldir.