Teneke Müzesi | Türk Teneke Ambalaj Tarihçesi | Buluşlara Yeni Kıtada devam
15719
page,page-id-15719,page-template-default,ajax_fade,page_not_loaded,,vertical_menu_enabled,paspartu_enabled,paspartu_on_top_fixed,paspartu_on_bottom_fixed,vertical_menu_inside_paspartu,side_area_uncovered_from_content,qode-theme-ver-7.4,wpb-js-composer js-comp-ver-4.5.2,vc_responsive
 

Buluşlara Yeni Kıtada devam

 

Konservenin ana vatanı Avrupa olmakla birlikte, bu alanda yaşanan gelişmeler Amerika’da da yakından takip ediliyordu. 1818 yılında Peter Durand’ın teneke kutuyu Amerika’ya götürmesinin ardından, bu alanda hızlı bir gelişme yaşandı. William Underwood adlı bir girişimci, Londra’da konserve fabrikalarında çalışarak işin inceliklerini öğrendikten sonra 1817 yılında Amerika’ya göç ederek, 1822’de Boston’da William Underwood Company adlı konserve fabrikasını kurdu. 1825 yılında ise New York’tan Thomas Kensett, teneke kutu patentini aldı. Boston kentinden William Underwood ile New York’tan Thomas Kensett ve Ezra Daggett, Amerika’da ticari anlamda ilk konserve yapan kişilerdi. Kensett ve Daggett ambalaj olarak teneke kutu kullanırken, Underwood ilk yıllarında cam kavanoz kullanmayı tercih etmişti. Ancak bir süre sonra kentteki camcılardan yeterli miktarda kavanoz tedarik edememesi nedeniyle o da 1836’da teneke kutuya döndü.

 

1840-60’lı yıllarda Amerikalı yerleşimcilerin doğudan batıya yayılması ve 1861-65 yılları arasında Amerikan İç Savaşı sırasında konserve ihtiyacının oldukça artması, Underwood’un başarısına önemli katkıda bulundu. Amerika’daki ilk domates işleme fabrikası 1860 yılında Thomas Duckwall, ilk mısır konserve fabrikası ise 1862’de Isaac Winslow tarafından kuruldu.1

 

ABD’de ilk teneke üretim denemeleri ise 1853 yılında Pittsburgh’da başladı. Sonraki yıllarda ABD’nin farklı bölgelerinde teneke üretimine yönelik çeşitli girişimler olduysa da, ithal teneke ile rekabet edemedikleri için bu tesisler fazla uzun ömürlü olmadı. Diğer yandan Amerikalı mucitler, getirdikleri yeniliklerle kutu teknolojisinin gelişmesine önemli katkılarda bulundular. Örneğin 1847 yılında Allen Taylor, ilk pedallı presi üretti. 1849 yılında ise Herry Evans, pendulum tipi presin patentini aldı. Bu prese yapılan özel bir kalıpla konserve kutusunun dip ve kapakları tek operasyonda yapılmaya başlandı. Bu sayede üretim hızı 10 kat artarak, saatte 5-6 kutudan 50-60 kutuya çıktı.2

 

Aynı tarihlerde lehimlemede fazla başarılı olmayan asitlerin yerine reçine kullanılmaya başladı. Maine’den E.M. Lang, 1866 yılında teneke kutu diplerine yönelik özel bir lehimleme tekniği geliştirdi. Bu gelişmeler le birlikte konserve kutu üretimi giderek daha kolay hale geldi. Örneğin Greenwich, New Jersey’de bulunan Watson Brothers konserve fabrikasında, kutu yapımında çok tecrübeli bir eleman olan William Reeves, günde 1.800 adet kutu üretmeyi başararak o gün için bir rekora imza attı. 1875 yılında Chicago’dan Arthur A. Libby ve William J. Wilson, konik kutuda ilk sığır eti konservesini ürettiler. Aynı yıl ilk sardalye konservesi yapıldı. 1877 yılında ise ilk yan kenet makinesi yapıldı. Bundan altı yıl sonra, 1883’te de Chicago’daki The Norton Brothers Company, ilk otomatik kutu gövde hattını geliştirdi. Teneke kutu endüstrisinde çığır açan yenilikler bundan sonra da hızlanarak devam etti. 1890’lı yıllara gelindiğinde sadece meyve, sebze ve et değil, bisküvi, kurabiye gibi gıdalar ve tütün de teneke kutularda satılmaya başlamıştı. 1894 yılında Ams Machine Factory, kutu dibi ile gövdeyi çift kenetle birleştiren kapama makinesini pazara sundu. 1950’li yıllara kadar konserve kutu sanayisine yönelik tüm yenilikler, hep Amerikalılar tarafından gerçekleştirildi.

 

“1 Türkiye’de Konserve Sanayii, Ankara: Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Matbaası, 1957.
2 The Canmaker web sitesi (www.canmaker.com)”

 

yeni-kita-2

Amerika’nın Pennsylvania eyaletinde Shenango Teneke Fabrikası.

 

yeni-kita-1

AmericanSheet and Tin Plate Company fabrikasında teneke levhaların kenarlarını kesen bir işçi.

Konserve Açacağının sektöre katkısı

 

Konservenin ne kadar yararlı bir buluş olduğu ortada olduğu halde, ilk dönemlerde konserve kullanımının günlük hayata fazla girememesinin en önemli nedeni kutuları açmanın son derece zor olmasıydı. Bu dönemde bir konserveyi açmak için tek yol çekiç ve keski kullanmaktı. Bu zorluk, zaman zaman yaralanmalara bile yol açıyordu. Bu bakımdan 1855 yılında kesici alet üreticisi İngiliz Robert Yates’in ilk konserve açacağını geliştirmesi, konserve tüketiminin önünü açan devrim niteliğinde bir gelişme oldu. Bu sayede konserveler sadece askeri amaçlar için değil, günlük hayatta da daha sık kullanılmaya başladı. Yates’in 13 Temmuz 1855 tarihinde 1577 no ile patentini aldığı konserve açacağı, son derece basit ama fonksiyonel bir tasarıma sahipti. Bundan üç yıl sonra Amerikalı mucit Ezra J. Warner, daha gelişmiş bir başka tasarım geliştirdi. Warner’ın 5 Ocak 1858’de patentini aldığı yeni açacak birkaç parçadan oluşuyor ve bu parçalardan birinin eskimesi durumunda kolaylıkla eğiştirilebiliyordu. Bu tasarımları, daha sonraki yıllarda farklı ülkelerden başka tasarımlar da izledi. 1870 yılında William Lyman, döner bıçaklı ilk teneke kutu açacağının patentini aldı.

 

Teneke kutuları daha kullanışlı hale getirmek için başvurulan yeniliklerden bir diğeri de, kutuların kolay açılabilir şekilde tasarlanmasıydı. 1862 yılında J. Bovet, üst kapak ile gövde arasına ince bir tel lehimleyerek üst kapağın daha kolay açılmasına olanak sağladı. 1866 yılında J. Osterhoudt, kendinden açma anahtarlı teneke kutunun patentini aldı. 1868 yılında ise P. E. Devoe, “tagger top” olarak tabir edilen açma sistemini geliştirdi. Bu sistemde, eski konserve kutularının üstünde bulunan deliğin üzerine daha ince tenekeden yapılmış yuvarlak bir pul lehimleniyor ve böylece kutunun açılmasında rahatlık sağlanıyordu.

 

yeni-kita-3

İlk konserve açacağının çizimleri ve bu çizimlerden yola çıkarak üretilmiş aletler.

 

Otoklavın Keşfi

 

Otoklav, konservecilik sektöründeki en önemli keşiflerden biridir. Bu gelişme konserve sanayisinin önünü açmış ve dolayısıyla teneke ambalaj sanayisine de ivme kazandırmıştır. Silindir ve pistonlu ilk buhar makinesini bulan İngiliz fizikçi Denis Papin, 1679 yılında bugünkü düdüklü tencerelere benzeyen ilk buharlı tencereyi yapmıştı. Bu cihaz 1820 yılında Londra’da, bir dil bilimci ve gurme olan M. Lemare tarafından daha da geliştirilerek otoklav adını aldı. Dönemin gazetelerinde, Lemare’in geliştirdiği bu tencere sayesinde her türlü yemeğin yarım saatte ve çok daha ekonomik bir şekilde pişirilebildiği belirtiliyordu.¹ Ne var ki yüksek basınç altında çalışan bu tencere yeterince güvenli değildi. Nitekim dönemin ünlü bir şarkıcısının evinde vereceği bir davete hazırlanırken tencerenin patlaması sonucunda hayatını kaybetmesi, bu pratik mutfak aracının da sonu oldu.

 

Otoklavı çok daha güvenli ve kullanışlı hale getiren kişi, 1879 yılında Louis Pasteur ile birlikte çalışan Fransız mikrobiyolog Charles Chamberland idi. Deneylerde kullanılan kapların sterilizasyonu için 180ºC’ye kadar ısıtılması gerektiğinden, Chamberland çözümü basınçlı bir buhar kabı geliştirmekte bulmuştu. Bu nedenle Avrupalı kaynaklar, otoklavın babası olarak Chamberland’i gösterirler. Amerikalılar ise, otoklavı bulan kişi olarak Andrew K. Shriver’ı kabul ederler. Baltimor’da ailece konserve üretimi yapan bir ailenin mensubu olan Shriver, 1874 yılında geliştirdiği cihaz sayesinde gıdaları yüksek basınç altında ve yüksek sıcaklıkta çok daha kısa sürede pişirilebiliyordu. Bugün konserve sanayinde kullanılan otoklavların çoğu, Shriver’in yaptığı ilk otoklavın geliştirilmiş modelleridir.²

 

“1 “Science and Gastronomy,” The Literary Gazette, 1820, s. 506.
2 Carol Lee, Legacy of the Land: 250 Years of Agriculture in Carroll County Maryland, Westminster: The Carroll County Commissioners, 1982, s. 62.”

yeni-kita-4


 prev     book     next